DİKİZ
AYNASINDAN GÖRÜNEN CENAZE ARABASI
Dikiz aynasında bir cenaze arabası…
Trafikte sakince seyrederken, bir an yeşil renkli bir kamyonet ilişiverdi gözüme. Taşıdığı mevtanın ruhuna olan saygıdan olsa gerek, ağır ağır ilerliyordu bu yeşil kamyonet. Fakat beni takip ediyordu. Bu anlamlı takip nereye kadar devam edecekti?
Belki bir kırmızı ışıkta, tamponunu aracımın tamponuma çok yakın hissedeceğim. Belki bir mevkide yakıtım bitecek veya tekerim patlayacak ve zorunlu olarak duracağım. İşte o anda, takip eden kamyonet beni sollayıp geçerken; şoför mahallinde oturan adam camı açıp, “gel, gideceğin yere kadar bırakayım” diyecek. Bu davet niye?
Arkasında boylu boyunca uzanıp duran, üzeri sırma nakışlarla bezeli ahşap sanduka kimin kısmeti? Öyle ya, hani bir mizansen dışında herkes yalnız bir kez binme şerefine nail olabilir bu kamyonete ve kurulabilir sessiz soluksuz, arkasındaki ahşap sandukaya. O sırmalı örtü bir kez örtülür, onun için, o ahşap sandukanın üzerine.
Dikiz aynasından gördüğüm cenaze arabası beni takip ediyor. Bu takip, bir ayna hükmünde olan dünya hayatımın nihayet bulacağı ana kadar devam edecek.
Dünyayı gösteren aynam bir gün kırılacak, tuz-buz olacak. Aynamın boş çerçevesi içindeki sonsuz karanlık bir daha ne ile aydınlanacak? Muvakkat bir körlük olacak ama bir sonraki ışık, ya tenimi yalamaya pek iştiyaklı cehennemî alevlerin, kapkaranlık gölgelerini duvarlarda oynaştıran yakıcı bir aydınlık olacak ya da yedi renginin bahçelere, bağlara, sulara ve semaya dingin bir huzur ve saadet bahşettiği, cennetin hayret feza nuru olacak.
Hayret feza bir nur. Her şeyi zulmetten kurtaran, eşyanın üzerindeki siyah perdeyi sıyırıp; ışığın yedi rengiyle şekilleri, hacimleri, formları, derinliği; uzağı ve yakını ortaya çıkaran bir nur. Bu nurun dünya sahnesindeki hükmü, ecelim ile beraber sönecek. Sonra sual edecekler:
“Dünyada ne kadar zaman seyran ettin?”
El cevap:
“Ya bir göz açıp kapayıncaya kadar, ya da daha
az.”
Faruk GÜVEN, 04.05.2022, Edremit

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder