“Bana bir şans daha verir misin?”
“İşimiz şansa kaldı.”
“Bir su alma şansım var mı?”
İçinde şans geçen cümleleri sıralarsak buradan İstanbul’a
yol olur. Fakat bu yazıyı yazmama sebep olan cümle üçüncüsü. Birkaç gün arayla
iki ayrı yerde şahit olduğum konuşmaların dikkatimi celbeden ayrıntısı bu
üçüncü cümlede gizli. Parasıyla satın alması iktidarı ve imkânı dâhilinde olan biri
için bile su almanın şansa bağlanmış olması çok tuhaf. Sanırsın her şey için
zar atıyoruz ya da çarkıfelek döndürüyoruz. Evet, bunun başka bir açıklaması
yoktur sanırım. Yoksa insan evladı bir insan, cebindeki parayla benzinliğin
marketine ya da hamburgercideki kasiyere gelip de “Bir su alma şansım var mı?”
demez.
Kafamda muzipçe bir senaryo kurdum bununla ilgili. Hadi ben
benzinlikteki market görevlisi olsam ve biri bana “Su alma şansım var mı?” diye
sorsa, ben de hemen arkamda duran çarkıfeleği çevirsem ve “Bekleyelim bakalım
beyefendi; şansınıza su mu gelir, kola mı yoksa meyve suyu mu?” desem ve farzı
misal meyve suyu gelse nasıl olur? En imkân dâhilindeki işini bile şansa
bağlayan kişilere verilecek güzel bir cevap değil mi bu?
Yanlışsam biri çıkar düzeltir belki ama bana öyle geliyor ki
şansın hayatımızdaki yeri yalnızca şans oyunları oynadığımız kadardır. O da
zaten şans oyunu oynayanları bağlar. Gerisi kader, kısmet, baht ile tarif
edilecek hususlardır. Herkes bahtının aydınlığına yürür; kısmeti kadarını
kazanır, yer, içer. Kaderin cüzi irade kısmı, bizim müdahale alanımız içindeki
kadardır. Onun da külli iradeye bakan kısmı şans değil Allah’ın planıdır.
Bir adam yolun karşısına geçerken kıl payı kazadan kurtulsa “Şansım
varmış ölmedim.” diyemez. Külli irade planında onun ölümü, o hadise ile gerçekleşmeyecek
demek ki. Her şeyi şansa bağlamak, bu ilahi planı ve programı hiçe saymak ve
kaderi, kısmeti, bahtı iyi anlayamamak anlamına gelir.
– Bu kıyafeti deneme şansım var mı?
– Durun hanımefendi, hemen zar atayım… Bakın hep yek geldi.
Bugün deneyemezsiniz. Yarın yine gelin.
Komik bir diyalog. Şansın hayatımızdaki yerinin şans
oyunlarındaki kadar olduğunu iddia ediyorum ya, aslında aylar önceki bir milli
piyango çekilişinde, işin şansı da aştığını gördük. İş haber değeri taşıyacak
mahiyete bürünmese benim gibi piyangoya filan Fransız kalan insanlar ne
olduğunu anlayamayacaktı. Bilgisayar üzerindeki birkaç oynama ile noter
yetkilisine, kameralar önünde ikramiye çıkabiliyor. Neyse bu mevzuyu fazla
deşmeyelim. Nimet Abla kuyruklarında, cebindeki rızkını kumara veren
safderunlar düşünsün bunu. Biz asıl mevzumuza dönelim.
Ne demiştik?
– Bir şişe su alma şansım var mı?
– Durun zar atayım… Hep yek! Maalesef şimdilik yok bayım!
Faruk GÜVEN / Şubat- 2020

