İKİ YALAN
İki türlü yalan vardır, derler. Biri
ortaya çıkan yalan, diğeri ise istatistik. Ben işin, istatistiğin de bir yalan
türü olduğu kısmına pek katılmamakla beraber, ortaya çıkan yalan türü hakkında
bir iki şey söylemek istiyorum.Yalan söz, ortaya çıkmadıktan sonra
ona kimse yalan diyemez. Yani siz bir şey söylersiniz, bu söylediğiniz şey le
muhatabınızı aldatırsınız. Bu, görünüşte yalan değildir. Bunun yalan olduğunu
yalnızca Allah bilir, bir de siz bilirsiniz. Fakat muhatabınız, aldatıldığını
düşünüyorsa ve bunu ispat ediyorsa o zaman sözün yalan olduğu, Allah ile sizin
aranızda sır olarak kalmaktan çıkar ve siz insanlar gözünde bir yalancı
olursunuz. Yani atasözünde olduğu gibi, sizin sözünüzün yalan olduğu, yatsı
olup da mum sönünce ortaya çıkar. Mumun yatsıya kadar yanması, yakın bir geleceği
ifade ve işaret etmesi bakımından önemlidir. Bu türlü yalana getireceğimiz
başka bir açıklama yok. Gelelim ikinci tür yalana.
İstatistik çok faydalı ve işlevsel
bir ilimdir. Basit ya da karmaşık olarak günlük hayatımızda çoğu kez fark
etmeden başvurduğumuz bir araçtır. Bazen gidip lavaş ekmek aldığım bir fırın
var. Perşembe günleri kapalı oluyor. “Neden pazar günü değil de perşembe?”
dedim. Fırında çalışan çırak, “en az
müşteri perşembeleri oluyordu” dedi. Bu yargıya varmak için en az birkaç hafta
günlük ciro takibi yapmış ve tatil yapmak için en az ciro yapılan günü
seçmişlerdi. Alın size tecrübeyle sabit, şaşmaz ve yanıltmaz bir istatistik. Ne
grafiğe ihtiyaç var ne aritmetiğe. Sadece kasada biriken parayı saymak yeterli.
İstatistik bazen can sıkıntısını da
alır. Ne bileyim, cadde üzerinde bir eve misafirliğe gitmişseniz, yapacak bir
şey yoksa anayoldan geçen arabaları sayarsınız. Dakikada kaç araba geçti, kaçı
kamyondu, kaçı minibüstü filan. Yahut renk tercihlerine göre bir çıkarımda
bulunmak da mümkündür. Kaçı beyaz, kaçı gri, kaçı siyah gibi…
Ben evvelden istatistiği bankamatik
ya da elektrik faturası kuyruğunda beklerken kullanırdım. Şimdi bütün ödemeler
internetten oluyor. Öyle uzun boylu kuyruklara girmiyoruz. Fakat sıradayken,
kuyruk da uzunsa eğer sırası gelen kişilerin işlem yapma sürelerini hesaplar
bunu, önümde kaç kişi varsa ona göre çarpar, böler ve çok yaklaşık bir sonuç
elde ederdim. Hesabımın neredeyse tuttuğunu görmek de keyif verirdi. Bazen
sıranın gelmediğinden yakındığı için oflayıp puflayanlara da “size şu kadar
dakika sonra sıra gelecek” derdim. Buna karşı tarafın aldırmayışına da çok
kafayı takmazdım.
Şimdilerde seçim anketleri yapılıyor.
Son bir ayda beş telefon aldım anket için. Beni rastgele seçmediklerinden de
neredeyse emin olmaya başladım. Arayanların üçüne cevap verip ankete katıldım.
Ne de olsa istatistik bir ilimdir ve benim de buna bir katkım olacaksa ne
saadet.
İkinci tür yalan için istatistik
diyorlar ya ben pek yalanını görmedim şükür. Yani veri toplayıp, istatistik
yapanlar işlerini baştan sağma yapıyorlarsa, eksik veri ile hesap yapıyorlarsa
ya da anket gibi işlerde manipülasyon yapıyorlarsa bir şey diyemem. Buna dense
dense ancak “kuyruklu yalan” denir. Kuyruklu yalana lügatler: “İnsanın kanması
için süslenmiş büyük yalan.” diyorlar.
Biz de başka bir şey diyemeyeceğiz vesselam.
24.04.2023/ Edremit
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder