4 Mayıs 2023 Perşembe

Sekülerleşme

 


                                            SEKÜLERLEŞME
 

Eskiden camiye, cumaya gidiyorum diye, en azından haftada bir gün yaptıkları ibadetin hatırına, devam eden haftada günahlardan uzak durmaya gayret eden genç ve orta yaşlı bir kesim vardı. Şimdilerde ise “nasılsa cumaya gidiyorum, nasılsa Ramazan ayında oruç tutuyorum” diye, kalan zamanlarda her türlü mel’aneti işlemeye meyilli insanlar çoğunluktaysa, orada sekülerleşme çoktan başlamış demektir.

İpini, dinî yaşamın bir yerine iliştirip, varacağı limanı işaretleyerek, kirli dünyanın kabarıp köpüren denizlerine rahatça yelken açıp, oynak dalgalar arasında dans eden insanoğlu, seküler yaşadığının farkında mıdır?

Din, eğer bütün unsurlarıyla, hayattan çekilmeye başlamışsa ve artık hayata yön vermiyorsa orada sekülerleşme başlamıştır. En güncel meselelerden, en kritik kararlara kadar din, eğer ki bir referans kaynağı değilse artık, o zaman insan sekülerizmin sularında yüzmeye başlamış sayılır.

Giyim- kuşamdan, muamelata; örf ve adetlerden, ticari faaliyetlere kadar her hususta belirleyici ve yol gösterici bir kılavuz olması gereken din; demode, çağdışı, sürdürülemez ve yaşama entegre edilemez bir pozisyona düşürülmüşse, artık seküler bir yaşam tarzı, bütün fakülteleriyle hayata hâkim demektir.

Elde kalan; kimisi için, bir gruba dahil olmanın sembolü, kimisi için siyasal veya sosyolojik bir dayanak unsuru olarak din, dindarlık mevhumunu yeniden tanımlayacak kadar yetkili bir hüviyete bürünmüş ve yan gözle bakanlara da maalesef menfi bakımdan pirim verecek bir konuma getirilmiştir.

Varlık sebebimiz olan kulluk ve bunu bütün unsurlarıyla kuşatan din mevhumu dünyevi işlere, tutumlara, ideolojilere alet edilirse, hayat yolundaki belirleyici, yol gösterici bir kılavuz olma vasfını yitirir. İşte tam da burada, kılavuzluğu başka ellere, ideolojilere, tutumlara, tarzlara kaptıran inançlar manzumesi olan din, hayata hayat olma ehliyetini de yitirmiş olur.

 

(Faruk Güven/ 2020/ Edremit)

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder